Page 27 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 3. Sayı
P. 27

Çeşitli  bilim  dallarının  yaklaşımlarına  itirazlar  Batı'daki  bilim  karşıtı  Hristiyan  kült
               gruplardan birebir aynısı alınarak veriliyordu. Bugün bu yazılanlar o kadar tesirli oldu ki bunun
               İslâmî literatürdeki bakış açısını avamda göremiyoruz. Misalen Darwin, teorisini ortaya atarken
               "evrim, Tanrının varlığına dair bir şey söylemez. Yokluğuna dair de bir şey söylemez. Sadece
               canlıların  değişimini  gösterir."  demiştir.  Dolayısıyla  meseleye  dair  kalem  oynatan  bir
               Müslüman evrim görüşüne itiraz ederken meselenin İslâmî temeline ve gerekli fenne vâkıf
               olmalıdır.  Yazımızın  konusu  olmadığı  için  evrim  tartışmayacağız.  Fakat  bugün  evrimin
               ateizmin en büyük ispatı gibi sunulmasının bilimsel paradigmadan ziyade ideoloji olduğunu
               söylemek  için  bu  örnek  faydalıdır.  Bu  noktada  Müslümanlar  için  başlangıç  noktası  evrimi
               çürütmek değil, paradigma geliştirmektir. Çünkü çoğunluğun zannettiğinin aksine bilim din
               karşıtı, din de bilim karşıtı değildir. İbrani ve Nasrani itirazlarını olduğu gibi kabul etmemek,
               daha  kötüsü  İslami  olduklarını  sanmamak  için  bu  elzemdir.  Müsteşriklerin  çalışmalarına
               baktığımızda da sözde nötr incelemelerin hemen hemen çoğunda eksik ve bilinçli bir çarpıtma
               görüyoruz. İslam dinini araştıran ve derinlemesine inceleyen müsteşrikler kendilerince İslam'ı
               dogmatik saymaktadır. Bu ideolojiyi yıkmak ise Müslümanlarının paradigmasını sabit ve doğru
               kılarak yönlendirmesiyle mümkündür. Çalışmadan bir anda algılar değişsin diye beklemek kuru
               bir çaresizlikten ibarettir. Yeni neslin çabaları bu paradigma yönünde aktif olmalıdır.

                      Özellikle  İslam,  çoğu  ilmin  çıkıp  gelişmesine  zemin  hazırlamıştır.  Eski  Yunan'daki
               edebiyat ve mitoloji metinlerinin yüzüne bile bakılmazken bütün âlet ilmi eserleri çevrilmiş,
               şerh edilmiş, o ilimler gün yüzüne çıkarılıp eleştiriyle geliştirilmiştir. İslâm'ın "insan eliyle
               gelişen" bilimlere karşı olmadığını gösterip bilimle Müslüman bakış açısı getiren bir paradigma
               hayati  önemdedir.  Karl  Popper'in  "Bilim,  din  değil  bilim,  yanlışlanabilendir"  diye
               özetlenebilecek  yaklaşımı  meşhurdur.  Dolayısıyla  "her  an  yanlış  çıkabilecek  meseleler  yok
               olmasa  da  önemce  tali  derecededir.  Bu  başarılırsa  hak  mücadele  kılıfıyla  İslâm'a  ve
               Müslümanlara hayli zarar veren tipler artık onların temsilcisi gibi hareket edemez.

                      Başlıktaki  soruya  dönerek  kısaca  cevaplayacak  olursak.  Evet,  bilimde  Müslüman
               paradigması mümkündür. Jelatinin domuz yerine neden yapılacağından tutun, bilimlerin insan,
               canlı, dünya ve evren tanımı, bilim ahlâkı da bu sayede Müslüman eliyle, Müslüman aklıyla
               şekillenir.  Yer  yer  çabalar  olsa  da  günümüzde  İslam  dünyasının  bilimde  öncülük  ettiğini
               söyleyemeyiz.  Bu  yüzden  bilim  ve  teknik  kadar  bilimsel  paradigmada  da  üretici  değiliz.
               Genelde  alıcı  ve  taklitçiyiz.  Meselenin  esasen  ehil  kişilerce  konuşulup  sonuca  bağlanması
               gerektiğini, bu teşebbüsümüzün bir deneme olduğunu söyleyip sözü nihayete erdirelim.
   22   23   24   25   26   27   28   29   30   31   32