Page 37 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 3. Sayı
P. 37
BİR MÜFESSİR OLARAK MEHMET ÂKİF ERSOY
Zeynep Ulu / KÜ İlahiyat Fakültesi
Mehmed Âkif Ersoy son dönem İslâm dünyasının en önemli düşünürlerinden birisidir.
Fikirleriyle özellikle Yüce Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
kuruluş yıllarına damgasını vurmuş bir şairdir. Cumhuriyet’in istiklalinin marşını yazarak da
ilelebet kalacak şekilde yüce Türk milletinin gönlüne, sarsılmaz bir şekilde tahtını kurmuştur.
Âkif, düşüncelerini özellikle, Müslümanların içerisinde bulunduğu maddi ve manevi açıdan
sıkıntılı durumdan nasıl kurtulacakları üzerine yoğunlaştırmıştır. Mehmed Âkif Ersoy denilince
ilk akla gelen Safahat isimli eserinde topladığı şiirlerinde onun vatan, millet ve din hassasiyetini
açıkça görmek mümkündür.
“Bir zamanlar biz de millet hem nasıl milletmişiz,
52
Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.”
“Fakat bu mes’ele, bilmem ki, kaldırır mı şaka?
53
Hayır, hayât-ı vatandır umum için gâye.”
Vatan şairi olarak anılan Âkif, şiirlerinin dışında çeşitli yazılarıyla da düşüncelerini aktarmıştır.
Bunların arasında özellikle “Tefsir Yazıları” ön plana çıkmaktadır. 1912 yılında “Sebîlü’r-
Reşâd” dergisinin ilk sayısıyla birlikte yazdığı tefsir yazılarını “Tefsîr-i Şerîf” başlığı altında
kaleme almıştır.
Toplam elli üç sayıda yazısı yayınlanmış olan Âkif, ilk makalesinde tefsirinde takip edeceği
usulü belirlemiştir. Âdetâ tefsirinin mukaddimesi sayılabilecek olan ilk makalesinde vatan
şairimiz
• Tefsir yazılarında bilim alanına ve sosyal hayata dair olan ayetlere temas edeceğini,
• Tefsir yaparken kadim kültürü yok saymamak adına evvelce telif edilmiş pek çok
tefsirden faydalanacağını ve
• Amaç olarak da Kur’an’dan uzaklaşmış olan toplumu yeniden Kur’an ile buluşturmayı
gaye edindiğini belirtmiştir.
İlk yazısındaki usulünde de belirttiği üzere Âkif, tefsir yazılarında gerçekten ictimâî (sosyal)
tefsir örnekleri sergilemiştir.
Halkı Kur’an ile buluşturmayı gaye edindiği için Âkif’in dili gayet sade ve açık olmuştur.
Süreli yayının sınırlılığı, kolay anlaşılma hedefi ve direkt anlatılmak istenenin ortaya konulması
gibi sâiklerle olsa gerek Âkif, tefsir yazılarında, klasik tefsirlerde olduğu gibi detaylı izahata
girmemiş ve sadece verilmek istenen mesajın aktarılmasına gayret göstermiştir. Bu çerçevede
52 Âyet Meâli (Âl-i İmrân 110) isimli şiirinden.
53 “Vâiz Kürsüde” isimli şiirinden.