Page 14 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 1. Sayı
P. 14
görülmemiĢ derecede yıkım getiren bu savaĢ, insanlar tarafından „büyük savaĢ‟ olarak da
adlandırılmıĢtır. Büyük savaĢ bittikten sonraki dönemde dünya ikinci bir savaĢa gebe kalmıĢ,
değiĢen sınırlar, ülkelerin dıĢ adımları, gergin ve zorlayıcı geçen diplomatik iliĢkiler ortamı
daha fazla kızıĢtırarak yeni bir dünya harbine zemin hazırlamıĢtır. Bağımsızlığını ilan eden
ülkeler, yıkılmıĢ imparatorluklar ve bir türlü pay edilememiĢ doğal zenginlikler, doğal
olmayan ülke sınırları ve bir Ģeylerin yolunda olmadığının farkında olan politikacılar, dıĢ
iliĢkileri her geçen gün zora sokarak, aslında savaĢın pek de bitmediğinin resmini çizmeye
baĢlamıĢtır. Büyük savaĢ sonrası kimi ülkeler zorlayıcı diplomasiyle baĢ etmeye çalıĢmıĢ,
kimi ülkeler ise içe kapanmayı seçerek uluslararası ortamda uzak durmayı tercih etmiĢtir. Bazı
büyük devletler ise diplomasiyi kullanarak güçlenme ve dünyada söz sahibi olan yeni büyük
güçler olabilme çabasına girmiĢlerdir. Devletler dıĢ politikası olan ve olması gereken birer
siyasal yapı olarak tasarlanmıĢ ve varlıklarını devam ettirmektedir. (Diplonmasi, 2020)
Bu dönemde de, her dönemde olduğu gibi, devletin belirleyici vasfı, o devletin dıĢ
politikadaki yeri ve sahip olması zorunlu olan dıĢ politikası yani diplomatik yaptırım ve
uygulamalarıdır. Uluslararası ortam devletlerin politik amaçları ve çıkarlarını gözeterek, var
olmaya çalıĢtıkları bir yerdir. Bu menfaat ve çıkarlar her devlet için değiĢtiği gibi bir devletin
menfaati diğer devlet ya da devletlerin zararına olabilir. Bu gibi durumlarda ise ortaya çıkan
problemin diplomatik kanallarla çözüme kavuĢmaması, kesin uyarı ve diğer tehditlerin
devreye girmesine, müzakereyle sonuçlanmaya durumlar, istek, taviz ve yaptırımlara ve de en
sonunda silahlı bir karĢılaĢmaya varır.
Bu diplomatik adımları, devletlerin geçmiĢlerinden gelen bazı karakteristik özellikleriyle
bağdaĢtırabiliriz. Devletler sahip oldukları, çok zor ve ancak uzun süreçte ya da köklü bir
değiĢiklikle değiĢebilen ideolojilere sahiptir. Bu ideolojiler iç siyasette iktidarın kriteri
olabilirken, bir ülkenin dıĢ politikada ne adımlar atacağının ya da ne kadar taviz
verebileceğinin referans çizgileri haline gelebilirler.
Birinci Dünya savaĢından Alman toplumunun ideolojisini ve dönemin Almanya‟sının nasıl
dıĢ politika adımları attığını incelersek bu durumu daha iyi anlayabiliriz. Büyük harpten yenik
ayrılan Almanya, ağır antlaĢmalarla iyice diz çöktürülmüĢ olarak varlığına devam etmek
zorunda kalmıĢtır. AĢağılandığını düĢünen Alman halkı doğal olarak intikam ister hale gelmiĢ
ve bunun için bir kıvılcım bekler olmuĢtur. Adolf Hitler ile beraber beklenen kıvılcım
bulunmuĢ ve Almanlar intikamları için çalıĢmaya baĢlamıĢlardır. Burada Alman toplumunun
ideolojik yapısı Adolf Hitler ile netleĢirken, kendilerini diğer ırklardan üstün göreni aryan ırkı
9