Page 11 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 1. Sayı
P. 11
sahibi varlıklar olduğunu, özlerinde iyi olduklarını bu nedenle de mümkün olduğu kadar
özgür bırakılmaları gerektiğini temel alan toplumlar mı daha baĢarılı oluyor? ġöyle düĢünün:
Örneğin askerlerinin baĢka bir ülkeye duyduğu öfkeden dolayı gönüllü yazıldığı bir ordu mu
daha güçlü olur yoksa kendine özgürlük ve refah sağlayan ülkeye duyduğu sevgiden ve
aidiyet hissinden dolayı bunu yapanların ordusu mu?
Peki, bir toplumun hali hazırda belli elementler üzerine kurulmuĢ iĢ birliği hikâyesi nasıl
değiĢecek? Bunun ilk adımı „protopik‟ bir dünyada yaĢadığınızı anlamak ve kabul etmektir.
Hemen hemen hepimizin kafasında inancımız, kimliğimiz ve ideolojimiz gereği bir
ütopya vardır. Ancak ütopyaların gerçek olabilmesi için çok fazla sayıda Ģeyin statik yani
sabit kalması gerekir. Acının ve kederin olmadığı, sizin grubunuzun ve inancınızın her alanda
hâkimiyet kurduğu bir dünya aynı zamanda değiĢimin mümkün olmadığı bir yer olmak
zorundadır. Bu nedenle değiĢimin Ģu an için gerekli olduğunu düĢünüyorsanız değiĢimin
daima var olması gerektiğini de anlamalısınız. Sadece sizin iĢinize geldiği zamanlarda değil.
Dolayısıyla ütopyanın tasviri ne kadar güzel olursa olsun tüm ütopik hayalleri, hedefleri ve
hikayeleri reddederek iĢe baĢlamak zorundasınız. Arzuladığınız ütopya her ne ise mümkün
olmadığı gibi onun iyi de olamayacağını görebilmelisiniz. „Protopya‟ dünyasında ise
değiĢimler bazen sorunlara yol açar ancak bebek adımlarıyla da olsa gidiĢat daima iyi ve
olumlu yöndedir. Hatalardan ders çıkararak hiç bitmeyen bir öğrenim süreci içinde yarın
daima bugünden biraz daha iyi olacaktır. Zihninizdeki ütopik beklentiyi bu protopik beklenti
ile değiĢtirdiğiniz zaman artık devrimlerin değil evrimlerin alameti farikasını görmeye
baĢlarsınız. En doğruymuĢ ve haklıymıĢ gibi görünen keskin ve sert devrimlerin bile uzun
vadede meseleleri daha içinden çıkılmaz hale getirdiğini, er veya geç kendi karĢı devrimlerini
yarattıklarını anlamaya baĢlarsınız. „Ġlerleme‟ adı altında evrim basamaklarını yakmanın,
„Büyük ve güçlü ülke hedefi‟ adı altında tolerans ve empatiyi toprağa gömmenin ne derece
hatalı iĢler olduğunu kavrayabilirsiniz. Bu olduğunda fark edeceksiniz ki hikâyeler de sabit
değil. Hikâyeler yazılmaya devam ediliyor. Sizin nesliniz de yeni bir hikâye yazıyor.
Korkusuzca açıklanan her bir görüĢ, her onurlu duruĢ veya istifa, empati ve hoĢgörüden yana
alınan her bir pozisyon, ahlakı ve hukuku üstün tutan her bir eylem, biber gazına aldırmadan
yapılan her protesto…
Bebek adımlarıyla da olsa yarını bugünden daha iyi kılabilirsiniz. Hikâyeyi
değiĢtirebilirsiniz. Nesilden nesle aktarılan husumetleri taĢımak ve aktarmaya devam etmek
zorunda değilsiniz. Ortak çıkarlar ve düĢmanlar üretmeye mecbur değilsiniz. Mesela yeni bir
toplum sözleĢmesi mi yapmak istiyorsunuz? Yeni kanunlara mı ihtiyacınız var? O halde
6