Page 46 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 1. Sayı
P. 46
5
ilgi göstermiĢ ve ilmi çalıĢmalarını desteklemiĢtir. Hatta ilerleyen zamanlarda bazı ilmi
meselelerin halli konusunda kendisinin de yaĢlı oluĢunu da gerekçe göstererek Ġbn RüĢd‟e
sorumluluk verilmesini sağlamıĢtır.
Hay Bin Yakzan eseri bir “Salamân-u Absâl” türü bir eser olarak kabul edilmektedir.
6
Bu tür eserlerin ilki ise Ġslam bilim tarihinde “Bilimsel Çeviri Faaliyetleri” diye adlandırılan
7
devirde Huneyn bin Ġshak (ö.810h.) tarafından Yunanca‟dan Arapça‟ya yapılmıĢtır.
Salaman-u Absâl hikâye türünün kökeninin Hz. Musa ve dolayısıyla Tevrat‟a
dayandıranlar olduğu gibi Sümerlere dek uzandığını söylenmiĢtir. Yunanca aslının ortada
olmayıĢı, Mezopotamya kültürünün bu tür öykülerin ana merkezlerinden biri oluĢu ve Tevrat
baĢta olmak üzere kutsal metinlerin bu tür eserlere kaynaklık edecek yapıya sahip oluĢu
8
kökeni hakkındaki ihtilafların sebepleri arasında sayılabilir.
Buna karĢılık Lâmi Çelebi, Prof. Dr. Nazif ġahinoğlu‟nun bu konuda aksi yöndeki
görüĢünü Ģöyle naklediyor: “Huneyn bin Ġshak tercümesinin Yunanca aslı henüz
bulunamamıĢtır. Adı geçen tercümeye ait bir nüshanın Britanya Müzesi Kitaplığı‟nın yazma
eserler kısmında 14540 a44‟de kayıtlı olduğunu, küçük boy 11 sayfadan ibaret olan bu
tercümenin Kıssat-u Salaman ve Absâl,Tercümat-u Huneyn bin Ġshak el-Ġbadî min-el Yunânî
adıyla Kahire‟de 1908 yılında Tis’a Rasâ’il Ġbn Sina ve Kıssat-u Salâman ve Absâl” isimli
9
esere dayandırarak söylemektedir.”
Salamân-u Absâl türü eserler konusu çok geniĢ olduğu için biz sözü daha fazla
uzatmaksızın, bu tür yazı geleneğinin kısa tarihçesi ve bu türde eserler veren belli baĢlı
filozoflara değinmekle iktifa edeceğiz.
ĠBN SĠNÂ VE HAY BĠN YAKZAN
Ġbn Sina‟nın,Ferdecan Kalesi‟nde hapis hayatındayken yazdığı eserlerden biri de Hay
bin Yakzan‟dır. Bu çalıĢma ilerleyen zaman içinde Ġslam dünyasında çok yankı bulmuĢtur.
Öyle ki kendisinden etkilenerek Sühreverdî (ö. 1191) el-Gurbetü‟l Garbiyye; Ġbnü‟n Nefîs (ö.
5
İbn Sina, Hay Bin Yakzan.
6
Dünya tarihinde üç büyük tercüme döneminden bahsedilmektedir. Bunlardan ikincisi milâdî VIII. asrın
başlarından itibaren halife Hâlid b. Yezîd b. Muâviye (ö.85/704) zamanında başlamıştır. Bkz. Muhammed Hayri
Şahin, Tefsir’de Usul Farklılığı Mukâtil ile Câbirî Örneği (İstanbul: Hiper Yay., 2021), s.34
7
Ziya Avşar, “Evrensel Bir Hikâye: Salamân-u Absâl ve Kökeni”,TurkishStudies, 2007, 185-200.
8
Erol Uludağ, Salamân ve Absâl(İstanbul: Büyüyen Ay Yay.)
9
Ziya Avşar, agm.
41