Page 51 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 1. Sayı
P. 51

Hay, gök cisimlerini incelemeye yönelip onlarla ilgili epeyce çalıĢmalar yaptıktan

               sonra tekrar kendi kendini araĢtırmaya baĢlar. Ruhu yönüyle zorunlu Varlık‟a benzer
               yönlerinin olduğunu anlar. Zorunlu Varlık, cisimlerden arınmıĢ olduğu gibi ruhunun da cisim

               olmadığı, cisimle benzeĢen yanlarının da olmadığını idrak eder. Kendini bilenin her Ģeyi
               bildiğini, kendini bilmeyenin hiçbir Ģey bilemeyeceğini öğrenir. Ne yiyip içtiğinden ne kadar

               uyuması gerektiğine tabiattaki haklarından baĢka canlıların hakkını gözetmeye kadar
               kendisini ve çevresini bir düzene koymasının elzem olduğunu kavrar. “Tanrısal Evren’e

               ulaĢmak için öncelikli olarak bu evrendeki her Ģeyin yerli yerinde olması için

               çabalamalıyım.” düĢüncesindedir. “Her gören bakar belki ama her bakan da göremezdi.” ġu
               çeliĢkiyi de yaĢamaktan kendini soyutlayamıyordu: “Bu dünya ile öte dünya kuma gibidirler.

               Hangisinin gönlünü yapsa diğerini gücendirmiĢ olurdu.”







                      6.     Bölüm: “Gerçeğin Ġki Yüzü”


                      Altıncı ve son bölümde Hay, kendisi gibi bir insanla karĢılaĢır. “Absâl, Hay‟ın

               karĢılaĢtığı ilk insandır”. O zamana kadar iletiĢim kurma tecrübesini yaĢamamıĢtır. Yalnızca
               diğer canlılardan öğrendiği iletiĢimleri Absâl‟da da uygulasa da bunun insana özgü olacağının

               idrakine varır. Absâl‟dan konuĢmayı öğrenir ve O‟nunla vakit geçirmekten hoĢlanır. Ancak bu
               vakit geçirmeleri de hep anlamlı ve nitelikli Ģekildedir. Daha öncesinde ise Absâl‟ın adasına

               gitmesini, insanlara hakikati anlatma serüveni kitapta detaylıca anlatılmaktadır. Absâl ile Hay,

               kendi adasına tekrardan dönerler ve Hay yine kendi yöntemleriyle eski makamlarına
               yükseldiğini; Absâl‟ın da benzer yöntemler takip ederek yüce makamlarına ulaĢtığı anlatılarak

               hikâye nihayete erdirilir.


                      SON SÖZ

                      Ġbn Tufeyl, yüce makamlara herkesin ulaĢmasının mümkün olmadığını ancak bu

               makamlara Yüce Yaratıcı bilgisine sahip olanların ulaĢabileceğini söylemektedir. Hay diye bir

               karakter gerçekte var olmamıĢtır. Hay aslında, Ġbni Tufeyl‟in iç âleminin yansıması; ĠĢrâkî
               felsefenin özelinde ete kemiğe bürünmüĢ halidir denebilir. ĠĢrâkîlik, fizikle metafiziğin

               harmanlanmıĢ bir anlayıĢıdır. Aslında Anadolu‟yu da mayalayan en önemli unsurların baĢında
               gelir.





                                                           46
   46   47   48   49   50   51   52   53   54   55   56