Page 20 - Kastamonu Genç Akademi Dergisi 3. Sayı
P. 20
yaparken kullandıkları aletlerden farklı olduklarını teslim ettirdikten sonra, duyu organlarının
da insanın konuşmak veya görmek için kullandığı organlar gibi olduğunu, asıl insanın onları
45
kullanan ruh olduğunu ispatlamaya çalışır.
Tevfik bu diyaloğu kendi tercümesiyle aktardıktan ve tahlil ettikten sonra sözü, “bu bahsi Mâ-
ba’dü’t-tabî’iyyâtDersleri’nde müzâkere ve teşrih eden feylesof-ı nihrîrSir William
Hamilton”ınArbuthnot adındaki bir İngiliz şairin bir manzumesini bu bahiste şahit getirdiğini
söyler. Hamilton’ın bu eser için “Bu hakîkatı, yani bedenin bir âlet ve ruhun müdebbir-i
müstakil olduğunu, hiç kimse bu kadar güzel bir üslup ve edâ ile ifade edememiştir” dediğini
nakleden Tevfik bu noktada ona katılmaz. Tevfik’in Akkirmânî’den ve gazelinden övünerek
bahsetmeye başladığı nokta işte burasıdır. O sûfî şairlerde bu bahsin bin bir vech ile ele
alındığını ve artık sıradanlaştığını söyler. Akkirmânî’nin her ne kadar üslup bakımından İngiliz
şairin kıvrak lisanı ile aynı ayarda olamayacağı kanaatini belirtse de, öne sürdüğü iddianın
onunla birebir aynı olduğunu belirtir. Tevfik üslup güzelliğindeki üstünlüğü de kolayca İngiliz
şaire bırakmaz, İran’ın ölümsüz ve lâhûtî sûfî şairlerinin bu bahsi en beliğ ve güzel ifade
şekliyle ifade eden türlü türlü şiirler yazdıklarını ve böyle manzumelere hiçbir dilde
46
rastlanılamayacağını düşündüğünü ekler. Nakşî’nin ilgili manzumesi şöyledir:
“Eyâ sen sanma kim senden bu güftârı dehân söyler,
Veyâterkîb olan unsur, yâhutlahm-ı zebân söyler.
Seni ol sana bildirmek murâdınkasd edip Mevlâ,
Anâsırdan giyip bir don, yüzünden tercümân söyler.
Yarattı cümle eşyâyı, özün pinhân edip anda,
Göründü nice bin yüzden,velî kendi nihân söyler.
Olar kim bilmedi nefsin, "aref"den almadı dersin,
Değildir Hakk'a erenler, özün bilmez yalan söyler.
Kimindir bunca cümbüşler? Kimindir nutk eden gevher
Özünden olmadın 'ârif, ki senden özge cân söyler.
Hayâl-i zıll yeter ibret, görünen hayme-i tende,
Değildir nutkedensuret, derûnunda duran söyler.
"SekâhümRabbuhüm" hamrın, içen 'âşıklar ey Nakşî
47
Erer ma'şûkuna onlar, mekândan lâ-mekân söyler”
45 Rıza Tevfik Bölükbaşı, “İki Mühim Vesika-i Felsefiyye I”, Tekke ve Halk Edebiyatı Makaleleri, ed. Abdullah
Uçman (İstanbul: Dergah, 2015), 205–209.
46 Bölükbaşı, “İki Mühim Vesika-i Felsefiyye I”, 209–210.
47 İd., “İki Mühim Vesika-i Felsefiyye II”, Tekke ve Halk Edebiyatı Makaleleri, ed. Abdullah Uçman (İstanbul:
Dergah, 2015), 211. Manzume başka kaynaklarda beyitlerin sıralaması ve bazı kelimeleri farklı olarak
geçmektedir. Manzume ayrıca Musullu Hafız Osman Efendi tarafından sonradan bestelenmiş bir ilahidir.